13 Eylül 2014 Cumartesi

EĞİTİMDE KULLANILAN ARAÇ GEREÇLERLE İLGİLİ GÖRSELLER



ÖĞRETMEN ADAYI OLARAK NELER HİSSEDİYORUM.

BİR ÖĞRETMEN ADAYI OLARAK KENDİNİZDE GÖRDÜĞÜNÜZ YETERLİLİKLER VE EKSİKLİKLER NELERDİR?
             Yedi yıllık bir öğretmenlik hayatım oldu. Bu süreçte dershanelerde ve halk eğitim merkezlerinde çalıştım. bu dönemde kendimi geliştirme ve var olan bilgilerimi katlama, onların üzerine yeni bilgiler ekleme şansım da oldu. Öğretim açısından herhangi bir sıkıntım yok ve bu konuda yeterince bilgili olduğumu düşünüyorum. Öğrencilerimden ve tecrübeli öğretmen arkadaşlarımdan aldığım değerlendirmeler ışığında bilgimi aktarma konusunda da başarılı olduğumu düşünüyorum.
            Ancak burada şunu belirtmek isterim ki eğitim kavramı öğretimden daha geniş ve daha zor bir olgudur. Dolayısıyla eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi üzerine daha fazla düşünüp çalışmamam gerektiğinin farkındayım. Ergenlik çağındaki öğrenci topluluğu ile iç içe olacağımın bilincindeyim. Bu sebeple onların psikolojilerini çok iyi anlamak ve onların seviyelerine inmek gerekliliğinin bilincindeyim. Psikoloji ile ilgili daha fazla kaynak okumam ve incelemem gerekir. Öğrencilerimin ileride kaliteli, duyarlı, bilinçli birer vatandaş ve mutlu bireyler olması için, onları bu yolda eğitebilmem için benim de  bu konudaki bazı eksiklerimi giderip kendimi daha da yetkin bir öğretmen konumuna getireceğimi düşünüyorum. Ve bu konuyla ilgili aldığım pedagojik formasyon eğitimimin bana çok şey katacağının farkındayım.
           



MARTI KİTABININ ÖZETİ

KİTABIN ADI: MARTI JONATHAN LİVİNGSTON
YAZARI: RICHARD BACH
            Jonathan bir martı sürüsünde yaşayan fakat diğer martılardan farklı hareket eden bir martıdır. Diğer martılar gibi teknelerin ardından yemek savaşı yapmaz. O uçmak daha da yükseklere uçmak ister. Bu düşüncesinden anne ve babası çok rahatsızdır. Bu sebeple Jonathan uçma ile ilgili fikirlerini açığa vurmak istemez.
            Bir gün Jonathan uçma eğitimi için sürüden ayrılır .Çok hızlı uçuşlar ve dönüşler dener. Başaramayınca sürüye katılmayı ve onlar gibi davranmaya karar verir. Uçmaktan vazgeçtiğinde havanının çoktan karardığını fark eder. Birden aklına martıların gece uçuş yapamayacağı gelir. Kendi sınırlarını aşmaya ve özgür olmaya karar verir. Özgürlük fikrini bütün martılara anlatmak ister ve bu heyecanla sürünün bulunduğu yere doğru uçar. Sürü bölgesine geldiğinde martı kurultayının kurulduğunu görür ve “Özgür olabiliriz,uçmayı öğrenebiliriz.” diye bağırır.Yaşlı kurultay başkanı Jonathan’ı lanetleyerek sürüden dışlar. Jonathan sürüden ayrılır ve uçarak kayaların çok ötesine gider. Orada uçmayı çok iyi öğrenir,birçok hüner kazanır. Yükseğe daha yükseğe uçmak için çabalar.
            Daha sonra kendisi gibi dışlanan martı Sullivan ve Chiang ile tanışır. Onlar diğer martılardan çok daha iyi uçabilmektedirler. Chiang çok yaşlı ve tecrübelidir. Jonathan Chiang’dan çok şey öğrenir. Daha sonra Chiang cennete uçmayı başarır.
Jonathan özgürlüğün tadını ve onlara uçmayı öğretebilmek için sürüsüne dönmeye kara verir. Sullivan buna karşı çıkar. Kendisini dışlayanların yanına gitmemesini ister. Fakat Jonathan bir şeyin farkındadır. ”Eğer benim dışlandığım gün birisi bana bunları öğretseydi;şimdi çok daha ötelerde olacaktım” der.
            Jonathan sürü bölgesine döner ve orada uçmak isteyen martılara ders verir. Her gün uçmak isteyen martı sayısı artmaktadır. Öğrencisi Fletcher Jonathan gibi düşündüğü için sürüden dışlanmıştır. Fletcher da Jonathan gibi çok çalışır ve diğer martılardan farklı olmayı daha yükseğe uçmayı başarır. Zaman zaman karşılaştığı zorluklar nedeniyle uçmaktan vazgeçer ama Jonathan ona her şeyi çok iyi öğrendiğini ve yeni bir öğretmen olduğunu söyler Jonathan uçmakta sınır olmadığını ve özgürlüğün tadını diğer martılara da öğretmesini öğütleyerek gözden kaybolur.

                                   

İLETİŞİM ETKİLEŞİM

ETKİLEŞİM EŞİTTİR İLETİŞİM MİDİR?

            İletişim gönderici ve alıcı konumunda bulunan iki insanın ya da grubun belli bir bağlamda(ortamda)  bir kanal aracılığıyla duygu,düşünce ve bilgi alışverişi gerçekleştirmesidir. Bir bilgi, duygu veya düşüncenin belli bir ortamda göndericiden alıcıya aktarılma işidir.
            Etkileşim birbirini karşılıklı etkileme işi. Bireyler içinde yaşadıkları toplumdan, olaylardan, nesnelerden o veya bu şekilde etkilenirler ve aynı çevreyi kendileri de etkileyebilirler.
            Etkileşim ile iletişimin aynı şey olduğunu düşünmüyorum. Çevremizdeki nesnelerle de bir etkileşim içinde olabiliriz ama onlarla iletişim içerisinde değiliz. Etkileşim taraflarda iyi veya kötü bir davranış,duygu ve düşünce değişikliğine ya da şekillenmesine neden olur. İletişim iki kişi arasındaki bilgi,duygu,düşünce alışverişi veya aktarımı. Bu durumda bu aktarım illaki tarafları etkileyecek değildir. Sadece kuru bir bilgi aktarımı iletişime girebilir ancak bu bilgi tarafta bir davranış veya duyuş değişikliğine neden olduysa işte bu etkileşimdir.

            

TARİH

BİR ÖĞRETMEN NEDEN TARİH BİLMEK ZORUNDADIR?
            Bir milleti var eden geçmişidir. o milleti ileride var edecek olan da yine geçmişidir. Tarih geçmiş ve gelecek arasında köprü kuran bir bilimdir. Tarih bilimini bilmek, geçmişi öğrencilerine en doğru şekilde aktarmak ve onları bir milletin nasıl var olduğu ve hangi aşamalardan geçtiği konusunda bilgilendirmek bir öğretmenin asli görevidir. geçmişini bilmeyen, atalarını tanımayan toplum, millet zaman içerisinde yok olmaya mahkumdur.
            Atalarının köklü geçmişini en doğru şekilde öğrenmek her öğrencinin ve her bireyin hakkıdır. Öğretmenler tarih bilimini araştırmalı ve onu en doğru şekilde gelecek nesillere aktarmalıdır. Çünkü yanlış öğretilen her bilgi milleti en temelden bir kurt gibi kemirir ve o milletin parçalanmasına sebep olur.
            Bir öğretmen nasıl ki Türkçe bilmeli nasıl ki sosyoloji ve psikoloji bilmeli aynı öğretmen tarihini de çok iyi bilmelidir. Ve bunu en doğru şekilde öğrencilerine aktarabilmelidir. Çünkü tarih şuurundan mahrum bireyler iyi birer vatandaş olma bilincini kazanamazlar. Bir devletin bekası ve bir milletin devamı için tarihini en iyi şekilde bilmek en önemli ölçüttür. Bu durumda biz öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir.


SOSYOLOJİ

BİR ÖĞRETMEN NEDEN SOSYOLOJİ BİLMEK ZORUNDADIR?
            Sosyoloji yani toplum bilim toplumun yapısını inceleyen ve toplumsal problemleri çözme yolları araştıran bir bilimdir. Toplumsal olaylar ve ilişkiler üzerine düşünür.  Sosyolojinin çeşitli alt dalları vardır. Bunlardan biri de eğitim sosyolojisidir ve bir öğretmen sosyolojinin bu dalını çok iyi bilmelidir. Eğitim sosyolojisi toplum ve eğitsel yetiştirme arasındaki ilişkiyi ve etkilenmeyi inceler.
            Öğrencilerin toplum içinde bir birey olduğunun farkında olan öğretmen onların bireysel farklılıkları üzerine düşünerek eğitim öğretim faaliyetleri aracılığıyla birikimin gelecek kuşaklara nasıl aktarılacağını ve toplumun ihtiyaç duyduğu bireylerin nasıl yetiştirileceğini bilmek zorundadır. Bu da bir öğretmenin neden sosyoloji bilmesi gerektiğini açıklamaktadır.


TANZİMAT DÖNEMİ İLE İLGİLİ 48 SORU

1)      Tanzimat dönemi ne zaman başlamıştır?
CEVAP: 1860’ta Şinasi’nin Agah Efendi ile birlikte çıkarttıkları Tercüman-ı Ahval gazetesi ile başladığı kabul edilmektedir.
2)      Tanzimat dönemi kaça ayrılmıştır?
CEVAP:  Birinci Dönem(1860-1877) ve İkinci Dönem (1877-1896) olarak iki dönemde ele alınmıştır. 
3)      İlk resmi gazetenin adı nedir?
CEVAP: Takvim-i Vekayı (1831)
4)      İlk yarı resmi gazetenin adı nedir?
CEVAP: Ceride-i Havadis (1840)
5)      İlk özel gazeteyi kimler çıkarmıştır?
CEVAP: Şinasi, Agah Efendi
6)İlk eleştirinin adı nedir ve kime aittir?
CEVAP:  Namık Kemal, Tahrib-i Harabat
7)İlk makale kime aittir ve adı nedir?
CEVAP:  Şinasi, Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi 
8)İlk tiyatroyu kim yazmıştır ve adı nedir?
CEVAP:  Şinasi, Şair Evlenmesi (1859)
9)İlk oynanan tiyatronun adı nedir ve kime aittir?
CEVAP:  Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre
10) İlk yerli romanın adı nedir ve kime aittir?
CEVAP: Şemsettin Şinasi, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (1872)
11)İlk çeviri romanın adı nedir, kim çevirmiştir ve kimden çevrilmiştir?
CEVAP: Yusuf Kamil Paşa, Terceme-i Telemak(Fenelon 1859)
12)İlk edebi romanı kim yazmıştır ve adı nedir?
CEVAP: Namık Kemal, İntibah (1876)
13)1. Dönem Tanzimat sanatçıları hangi sanat anlayışını benimsemişlerdir?
CEVAP: ”Toplum için sanat” anlayışı benimsenmiştir.
14)Tanzimatçılar eserlerinde nasıl bir dil kullanmışlardır?
CEVAP: Halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmışlardır.
15)Tanzimat döneminde noktalama işaretlerini ilk kim kullanmıştır?
CEVAP: Şinasi
16)Tanzimat dönemi şairlerinin şiirleri biçim bakımından nasıldır?
CEVAP: Biçim olarak divan edebiyatının özellikleri devam eder.
17)Tanzimat 1. Dönem'de hangi akımların etkisi görülür?
CEVAP:  Klasisizmin ve romantizmin etkisinde kalmışlardır.
18)Tanzimat romanları yapı itibarıyla nasıl bir özelliğe sahiptir?
CEVAP: .İlk örnekleri bu dönemde görülen roman, teknik yönden zayıf ve kusurludur.
19)Tanzimat tiyatrosunun amacı nedir?
CEVAP: Tiyatro, halkı eğitmek için bir okul gibi düşünülmüştür.
20)2. Dönem Tanzimat sanatçılarının sanat görüşleri nedir?
CEVAP: ‘sanat için sanat’ ilkesi benimsenmiştir. 
21)2. Dönem Tanzimat sanatçıları toplumsal konuları neden bırakmışlardır?
CEVAP: Dönemim siyasi otoritesinin baskıları yüzünden.
22)2. Dönem Tanzimat sanatçıları hangi akımdan etklenmiştir?
CEVAP: Realizm
23)Tanzimat döneminde yazı makinesi olarak bilinen sanatçı kimdir?
CEVAP: Ahmet Mithat Efendi
24)Durub-u Emsal-i Osmaniye kimin eseridir ve türü nedir?
CEVAP: Şinasi’nindir ve atasözlerini topladığı bir kitaptır.
25)Cezmi kimin eseridir?
CEVAP: Namık Kemal
26)İlk köy romanı olan Karabibik kimin eseridir?
CEVAP: Nabizade Nazım
27) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat kimin eseridir?
CEVAP: Şemsettin Sami
28)Ateşpare kimin eseridir?
CEVAP: Muallim Naci
29)Felatun Bey İle Rakım Efendi kimin eseridir?
CEVAP: Ahmet Mithat Efendi
30)Çok Bilen Çok Yanılır, Zemzeme, Araba Sevdası kimin eseridir?
CEVAP: Recaizade Mahmut Ekrem
31)Makber kimin eseridir ?
CEVAP: Abdulhak Hamit Tarhan
32)Küçük Şeyler kimin eseridir?
CEVAP: Samipaşazade Sezai
33)İlk psikolojik roman denemesi olan Zehra kimin eseridir?
CEVAP: Nabizade Nazım
34)Kamus-u Türki kimin eseridir?
CEVAP: Şemsettin Sami
35)Tercüme-i Manzume kimin eseridir?
CEVAP: Şinasi
36)Şemsa kimin eseridir ve türü nedir?
CEVAP: Recaizade Mahmut Ekrem/hikaye
37) İlk özel gazetenin adı nedir?
Tercüman-ı Ahval (1860)
38) Tanzimat Döneminde hangi konular işlenmiştir?
vatan,millet,adalet,eşitlik,hürriyet
39) Tanzimat 1.Dönem sanatçıları kimlerdir?
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa
40) Ahmet Vefik Paşa kimin tiyatro eserlerinin çevirilerini yapmıştır?
Moliere
41) Tanzimat 2.Dönem sanatçıları kimlerdir?
Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Muallim Naci, Nabizade Nazım, Samipaşazade Sezai
42) Vatan Şairi kimdir?
Namık Kemal
43) Araba Sevdası adlı romanın başkarakteri kimdir?
Bihruz Bey
44) Zavallı Çocuk, Kara Bela, Akif Bey eserlerinin türü nedir?
Tiyatro
45) Sergüzeşt kimin eseridir ve konusu nedir?
Samipaşazade Sezai, Esaret
46) Şair Evlenmesi adlı eserin konusu nedir?
Görücü usulü ile evliliğin yanlışlığı
47) Tanzimat Dönemi'nde hikaye alanında en çok eser veren sanatçı kimdir?
Ahmet Mithat Efendi
48) Tanzimat Dönemi'nde edebiyatımıza giren yeni türler nelerdir?
Makale, tiyatro, hikaye, anı, roman ve eleştiri


ÖĞRETEN KULE

KULLANMA KILAVUZU
Amaç doğru taşı almak
Öğreten kule  tahta bloklardan oluşan bir zeka oyunu. Afrika’nın doğusunda yaşayan Savahililer’in dilinde ise "inşa etmek" anlamına geliyor bu sözcük. Oyun üst üste dizilmiş blokların kule yıkılmadan alınıp en üste konularak kulenin yüksekliğinin artırılmasını amaçlıyor. Oyuncular blokları önceleri tesadüfî olarak alsalar da bir süre sonra hangi taşın nasıl oynatılması gerektiğinin düşünülmesi gerekiyor. Çünkü amaç herhangi bir taşı değil, doğru taşı almak. Yani yalnız dikkat değil, akıl yürütme ve zeka da gerekiyor bu oyun için. Başta 18 kat olan Öğreten kulenin  yüksekliği 2 buçuk katına kadar çıkarılabiliyor.Ttüm oyun severlere önerilen ve konsantrasyon, dikkat ile sabrı geliştirdiği düşünülen Öğreten Kule, bir oyun olmasının yanı sıra dünyada çeşitli klinik tedavilerde de kullanılıyor. 

Öğreten Kule nasıl oynanır?
Öğreten Kule tahta bloklardan oluşan bir denge oyunu. Üç bloktan oluşan her sıra, bir öncekine dik açıyla üst üste diziliyor. Oyuncular sırayla, tek el ile alttan aldıkları blokları üste diziyorlar. Alttan blok çektikçe zayıflayan kulenin dengesini bozmadan kuleyi yükseltmek hedefleniyor. Kuleyi deviren, oyunu kaybediyor.

Kuralları
• Bir veya daha fazla kişiyle oynanıyor.
• Amaç kuleyi yükseltmek.
• Taşlar tek elle tutuluyor.
• Tutulan taş çekilmek zorunda.
• Alınan taş en üste ters açıyla konuluyor.
• En üstteki sıra tamamlanmadan altındaki taş alınamıyor.
• Kule yıkıldığında en son dokunan oyunu kaybetmiş oluyor.
Öğreten Kule Psikolojisi
Öğreten Kuleyi  yıkmadan en son bloğu koyan oyuncu olmaya çabalarken Jenga kulesi yükseliyor ve kule yükseldikçe jenga oyuncuları daha çok gülüyor. Denge kurmanın ne kadar komik ve keyifli, bir o kadar da riskli olduğu Jenga ile keşfediliyor. Denge kurmak kişinin dış yaşamında da sürekli gerekli olan bir davranıştır. Gerek iş yaşamında gerek günlük hayatta bazen duygu ve mantığın dengesi, bazen söylenecekler ve söylenmeyeceklerin dengesi karşımıza çıkıyor. Jenga’nın denge anlayışına getirisi çok yüksek.
Öğreten Kule her ne kadar hobi kategorisine girse de insanın mücadele etmesini, yaşamda zorluklara karşı savaşıp kazanmayı öğretmeyi amaçlayan bir oyun. Bu amacıyla kişiyi hayata hazırlayan, tek başına karar vermesini ve ayakta durmasını sağlayan bir oyun.
Bu oyunu oynarken yalnız dikkat değil, akıl yürütme ve zeka da gerekiyor. Başta 18 kat olan Jenga kulesinin yüksekliği 2 buçuk katına kadar çıkarılabiliyor.
OYUNUN MATERYALE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ŞEKLİ NASIL OYNANIR
Materyalde iki adet Öğreten Kule oyunu bulunur. Bir oyunda tahtaların üzerinde numara ve sorular, diğerinde numara ve ödüller bulunur. Öğrenci, üzerinde soruların bulunduğu Öğreten Kule bir tahta çeker. Tahtadaki soruyu okur. Soruya doğru cevap verdiği taktirde çektiği çubuğun numarasına göre ödüllerin bulunduğu Öğreten Kule bir çubuk çeker ve ödülünü alır. Soruyu bilemeyen bir çubuk daha çeker. Her öğrencinin üç hakkı vardır. Kuleyi deviren oyunu kaybeder.
MATERYAL İLE ÖĞRENCİYE KAZANDIRILMAK İSTENİLENLER

Bu oyun sayesinde öğrencinin özgüveninin artması hedeflenir. Öğrencideki motor gelişiminin artması beklenir. Öğrencide, derse ve konuya karşı ilginin oluşması hedeflenir. Konuya zevkli bir hal verilmeye çalışılır. Dersin eğlenceli bir şekilde geçmesi hedeflenir. Zevkli bir hal alan derse karşı öğrencilerin konuya ilgisinin artması beklenir. Öğrenciler arasında etkileşimin artması hedeflenir. Konunun öğrenciler arasında pekişmesi hedeflenir. Verilen hediyeler sayesinde öğrenciler ödüllendirilir ve derse ilgi artar.

ders planı

DERS   PLANI
Okulu             : ATATÜRK ANADOLU LİSESİ

Ders                : TÜRK EDEBİYATI

Sınıf                : 9/C
Tarih                : 03.11.2014
Süre                : 40
Ünite                : Anlatma esasına dayanan edebi metinler
Konu                :.Anlatma esasına dayalı metin incelemesi
Hedef ve Kazanımlar
Amaç :Tanzimat Dönemi hakkında edindiği bilgileri metin üzerinde kullanabilmek.Edebî metinleri yapı, tema, dil, anlatım ve anlam bakımlarından yazıldıkları dönemin zihniyetiyle ilişkilendirmek.Metinlerin sosyal hayatla ilişkisini belirlemek.Türk insanının kültür, anlayış ve zevk bakımından gelişmesini kavramak.
Öğrencilerin; kazandıkları yöntem ve dikkatle karşılaştıkları her türlü yazılı ve sözlü metni anlamalarını, değerlendirmelerini ve yorumlamalarını sağlamak.
Kazanımlar: İncelediği metnin Tanzimat Dönemi zihniyeti ile ilişkisini belirler. Tema, yapı, dil ve anlatım bakımlarından önceki metinlerle ilişki kurar.Metnin, kendisinden önceki metinlerden etkilenip etkilenmediğini belirler.Metnin yazıldığı dönemdeki sosyal ve siyasal yapısından etkilenip etkilenmediğini fark eder.Sanatçının gelenekle ilişkisini belirler. Metnin anlamının nasıl oluştuğunu açıklar.Metnin anlamının özelliklerini belirler.Metindeki anlamın bilimsel eserlerin anlamlarından farklılığını araştırır.Metni anlamada ve yorumlamada okuyucunun önemini fark eder.Metni yorumlayarak güncelleştirir.Okuduğu metinler arasındaki benzerlik ve farklılıkların ayrımına varır ve bunları ifade eder.
Yöntem-Teknikler
Anlatım, metin okuması,örnekleme, soru-cevap,yorumlama,kavram haritası, beyin fırtınası.
Araç ve Gereçler
Ders kitabı,çeşitli sorular, İntibah adlı roman.
Öğrenme Öğretme Etkinlikleri

Sözel dilsel

Konunun öneminin ve teknik bilgilerin sözel olarak anlatımı.
Doğacı
Edebi eser doğa ilişkisi hakkında görüş sunumu.Edebi eserdeki tasvir hakkında yorum yapma.
Sosyal-Kişiler Arası
Türk kültüründeki değişimin kişi-toplum ve edebiyata olan etkilerinin belirtilmesi.
Mantıksal-Matematiksel
Öğrendiği bilgiler ışığında sorular sorarak bilgilerini hatırlama ve derste edindiği bilgiler ile ilgili konuşarak yeni bilgiler edinmesini sağlama.
İçsel Bireysel
Tek tek öğrencilerin konuyu kavradıklarına ilişkin dönütler arama.
Görsel Uzaysal
Sorulara verilen cevaplarda bekleme süresi ve görselliği sağlamak.
Özet

örnek metinler yoluyla edebi eser,metin ve gelenek, dil ve anlatım , tema , anlama v e yorumlama üzerinde durularak metin tahlil etme üzerinde durulacak.



Bireysel Öğrenme Etkinliklerini Ölçme-Değerlendirme
1.Bir metnin edebi olup olmadığına nasıl karar verirsiniz?
2.Bir metinde olay örgüsü ne kadar önemlidir?
3.Anlatmaya bağlı edebi metinlerde dilin kullanımıyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
4.İncelenen metinlerin yapısı  hakkında bilgi veriniz.
5.İncelenen metinlerin olay,karakter,yer,zaman öğeleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Diğer Derslerle ilgisi
Anlatım tekniği tüm derslerde kullanılan bir yöntem olduğu için hikayeleme yönteminin teşviki sağlanmalıdır.Öğrencinin kendisini ifade etmesine tüm derslerde müsaade edilmelidir.

Planın Uygulanmasına İlişkin Açıklamalar
Planı yapılan konu hedeflenen sürede anlatılmıştır.
Ödevlendirme
Öğrenciler ders kitaplarındaki Gülen Nar ile Ağlayan Ayva metni ile Altay Türklerinin Yaratılış Destanını okuyarak  bilgi sahibi olacaklar ve bir dahaki derste hazır bulunacaklar.
Masal ile destan hakkında ön bilgi edinecekler.

BANU AYRAK                                                                                  UYGUNDUR

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ                               ORHAN CURAOĞLU
                                                                                                           OKUL MÜDÜRÜ








ideal öğretmen kitap özeti

İDEAL ÖĞRETMEN

1880'li yıllarda Moskova Üniversitesi 1880'li yıllarda Moskova Üniversitesi´nin bütün profesörleri, öğrencileri ve Moskova´nın aydınlar grubu, büyük bir şaşkınlık yaşıyorlardı. Çünkü tanık oldukları şey, o güne kadar görülmemiş bir şeydi...

Üniversitenin en genç Matematik Profesörü S. A. Raçinski, Üniversitedeki kürsüsünden istifa edip ayrılmış, Rusya´nın Smolenska Eyaleti´nin Tatevo Köyü´nde öğretmenliğe atanması için, Eğitim Bakanlığı´na bir dilekçe vermişti.Bilim dünyası onunla övünürken ve bir çok Matematik bilgini ondan önemli buluşlar beklerken, bu genç profesör, kendi arzusu ile üniversitedeki eğitim ve öğretim çalışmalarına son veriyordu.

Herkes, "Ama neden?" diye büyük bir merak ile soruyordu.Raçinski ise, bu sorulara tek bir cevap veriyordu:"Bir köyde, sıradan bir köy öğretmeni olmak için!.." (Arka Kapak)

Prof. Dr. S. A. Raçinski’nin öğretmen ve öğrencilere örnek olacak gerçek hayat hikayesi…

Kitap; bir boyutuyla bir eğitim kitabı, bir boyutuyla Rusya’nın belli bir dönemine ışık tuttuğu için bir dönem kitabı, belli bir idealist eğitim felsefesini açığa vuran boyutuyla da bir idealizm kitabı…
Bir dönem kitabı; 20. yüzyılın arefesindeki bir Rusya’da toplumun üst kesimleri ile alt kesimleri arasında nasıl bir mesafenin mevcut olduğu bu kitapta gayet net ortaya konuyor.

Bir eğitim kitabı; Kitabın eğitim adına yaptığı en önemli katkı, kanaatimce, eğitimin hedefinin soyut bir idea gibi sürekli yükseklere bakarken asıl eğitilmesi gereken halk içindeki insanların unutulmasının yanlışlığını vurgulamasıdır.
Bir idealizm kitabı; Üniversitede çok ünlü bir matematik profesörü olan kitabın kahramanı, kendisinden hiç beklenilmeyen bir kararla üniversiteden ayrılır, bildiği bir doğruyu hayata geçirmek uğruna, kendi menfaatlerinden vazgeçmeyi ve döneminin hâkim anlayışının tersine hareket etmeyi başarır. Ona bu gücü veren, hiç kuşkusuz, iradesi ve ideal sahibi oluşu ve tabii aynı zamanda yetkinliğidir.

Devletlerin kültür ve medeniyet merkezleri olan şehirler ülkelerinin beyni gibi çalışır. Kabiliyetleri toplar, kaynaştırır,  bilgileri değerlendirir ve ortaya konan eserleri bütün ülkeye dağıtır. Moskova Üniversitesi profesörlerinden Raçinski, alışılmışın dışında eserlerini ve öğrencilerini taşraya göndermek yerine kendisi gidiyor. Tatevo köyüne giderken inancı ve kararlılığı tamdır; “Hayır bütün bilgi ve deneyimlerimi uçuruma atmaya değil kabiliyetler bulup yetiştirmeye gidiyorum.”
 
“Misafirine sarhoş edecek kadar içki ikram edemeyenlerin” kınandığı, veremin, dedikodunun, tembellik ve korkunun kol gezdiği bir ülke… Raçinski, Çarlık Rusya'sının son yıllarını yaşadığını hissetmiş ve “Gözlerinin açılmasını bekleyen köpek yavruları”na benzettiği halkına koşmuştur. Çünkü “ Devletin temelinin halk olduğuna ve temeli çürük devletin yaşamayacağına” inanmaktadır. Bu sezgi ve inançları o­nu güçlüklerden yılmayan ideal bir öğretmen yapacaktır. Deliyanof gibi Eğitim Bakanının o­nu anlayamaması, arazi sahiplerinin halkı isyana teşvik edeceği endişesine kapılması, köylülerin “ Madalya mı alacaksın?” sözleri gibi engeller tebessümle aşılacaktır. o­nun hedefi; üzeri “Çamurla kaplı elmaslar” ın uzanan elle bulunup işlenmesidir. “ Demirin dövülüp suya sokulması” gibi irade eğitiminden geçirecektir sevgiyle yaklaştığı öğrencilerini.

 Prof. Raçinski, öğretmenlikte hedefine ulaşabilmenin huzuruyla yummuştur gözlerini çünkü “canlı elmasları” yolunda yürüyeceklerdir. Öyle zaman gelecek ki Moskova ve Petrograd üniversitelerinde  Tateva köyünden gelenlerle tanışmak, o­nlarla birlikte eğitim yapmak bir o­nur kabul edilecektir. “En yüksek makamlara da gelseler asıllarını, ailelerini unutmayan” ve “Suçlandıkları anda bile sakin kalmayı” başaran Raçinski'nin talebeleri her yerde göz dolduracaklardır. Bu öğrenciler arasında Bogdanolf  Bielski resim, Bogdanolf  Zabolotni ise Kimya dalında zirveye ulaşacaklardır.




19 Ağustos 2014 Salı

KÜÇÜK BİR YAZI...




            Şimdi diyorsun gözlerinde kaybolma zamanı, şimdi. Oysa sen bana çok geç kaldın. Şimdi değil önceydi. Köşe bucak aradım gözlerini, yemyeşil ormanlara baktım, engin denizlere sordum, ağaçtaki baykuşa, topraktaki karıncaya, sudaki yengece sordum. Yoktun...
             Seni aradım yoktun...
             Ne oldu biliyor musun? Ben senin yokluğunda var oldum.
             Artık sormuyorum kimselere seni. Yaşamak zamanı şimdi. Düşünmek zamanı. Öyle boş hayallerde kaybolmak değil; var olmanın hazzına varma zamanı şimdi...